fbpx

İK süreçlerinin otomasyonunda yapay zeka ve RPA

Yapay zeka ve RPA gibi teknolojiler, insan kaynakları süreçlerinde önemli değişimlere yol açıyor. Değişimi yakalayamayanlar ise rekabetin gerisinde kalma riskiyle karşı karşıya. 

Dijital dönüşüm, artık yeni bir kavram olmasa da şirketlerin İK süreçlerinde dijital dönüşüm sağlama odağı kısmen yeni sayılabilir. Ancak yeni olmasına rağmen İK uygulamalarında hızla bir zorunluluk haline dönüşüyor. Gartner Araştırma ve Danışmanlık Şirketi İK Grubu Başkan Yardımcısı Brian Kropp, konunun aciliyetine şu sözlerle dikkat çekiyor: “Yaptığımız yeni bir araştırmada, liderlerin üçte ikisi, 2020’ye kadar daha fazla dijitalleşmezlerse rekabetçi olamayacaklarını ifade ediyor. İK uzmanlarının %88’i gelecek birkaç yıl içinde en az iki teknolojiye daha yatırım yapmak zorunda olduklarını belirtiyor.”

Bu yeni teknolojilerden yapay zekâ (AI) ve robotik süreç otomasyonu (RPA) da İK’ya dahil olmaya başladı. Peki, bu teknolojiler İK süreçlerinde ne tür değişimlere yol açıyor?  

Yapay zekâ (AI)

AI destekli uygulamalar, fazla zaman alan rutin işleri kolayca tamamlayabiliyor. İşletmelerde, örneğin yüzlerce özgeçmişi ve başvuru mektubunu toplamak ve bunların analizi için İK uzmanlarının masasına yığmak yerine, görevin hızlı bir şekilde tamamlanması için bir AI sisteminden faydalanılabilir.

Bu tür görevlerde AI’dan destek almanın diğer avantajlarından biri de aday değerlendirme gibi kritik süreçlerin insan hatalarından veya önyargılarından etkilenmemesini sağlamak. Ancak, burada kullanılan sistemin tarafsız verilerle eğitilmesi ve kolayca açıklanabilecek algoritmalar geliştirilmesi önem kazanıyor.

Lighthouse Araştırma ve Danışmanlık Şirketi analistlerinden Ben Eubanks, “Yeni araştırmamız, AI araçlarının çalışan anketlerini analiz etmede insanlara göre daha başarılı olduğunu gösteriyor” diyor. Ancak AI teknolojilerinin insanların yerini alacağına yönelik endişelerin yersiz olduğunu belirterek insanların yeteneklerine her zaman ihtiyaç duyulacağını ifade ediyor. Eubanks, “İK’da Yapay Zekâ” (Artificial Intelligence for HR) kitabındaki bir araştırmanın ‘insan vs. makine’ karşılaştırmasında özellikle 5 yeteneğin her zaman ön plana çıktığına dikkat çekiyor. Bu beş yetenek yaratıcılık, merak, birliği, şefkat ve kritik düşünme olarak sıralanıyor.

Özetle AI programları ve diğer robotik teknolojiler belli bir yere kadar insanların yerini alabilir. Ancak otomasyonun ve yapay zekanın etkili bir şekilde kullanılabilmesi için bu beş yeteneğe sahip insanlara her zaman ihtiyaç olacak.

Robotik Süreç Otomasyonu

Robotik süreç otomasyonu (RPA) şemsiyesi altında chatbot’lar, doğal dil işleme (NPL), makine öğrenimi ve AI gibi robotik yetenekler bulunuyor. RPA, haberleşmeyi hızlandırıyor ve doğru zamanda doğru veriye erişim sunarak üretkenliği artırıyor.

İK Yönetimi alanında geleceğin trendlerine bakıldığında ise ilk sırada chatbot’ların geldiği görülüyor. Bugün birçok işletme, çalışan sorularına cevap vermek için İK sistemlerine chatbot’ları dahil ediyor. Ödemeler, izinler, yan haklar ve çalışan hakları gibi kolayca yanıtlanabilecek sorular için chatbot kullanılması İK departmanlarındaki iş yükünü önemli ölçüde azaltıyor.

Son derece geniş kapsamlı uygulamalar sunan RPA, daha verimli İK süreçleri için büyük bir potansiyel taşıyor. Örneğin Deloitte, İK süreçlerinin yarısından fazlasının robotik teknolojilerle yürütülebileceğini belirtiyor. Bu süreçler arasında işe alım, entegrasyon, ödemeler, tazminat, pozisyon yönetimi gibi konular başta geliyor. Diğer taraftan çalışan memnuniyeti, kariyer planlama ve organizasyon tasarımı gibi konular ise robotik teknolojilerin etkisinin düşük olduğu alanlar arasında bulunuyor. Bu da RPA araçlarından en yüksek verimin tekrar eden ve IT uygulamalarıyla öngörülebilir etkileşimleri olan süreçlerden elde edilebildiğini gösteriyor.

Bulutta insan kaynakları çözümü Bulut-İK da en yeni teknolojileri takip ederek sürekli gelişiyor.

Kaynak: https://www.selecthub.com/hris/future-of-hr-software-trends/